İstanbul’a Alternatif Yeşil Rota: YALOVA TERMAL

Haftasonunu çok uzağa gitmeden doğada geçirmek isteyenler için bir önerimiz var!

Daha önce Yalova Erikli Yaylası/Teşvikiye tarafında çok güzel bir kamp yapmış ve blogumuzda paylaşmıştık. Henüz okumayanlar için erikli yaylası kamp ! okuduysanız devam edelim 🙂

Ancak Yalova, gezilecek yemyeşil kocaman doğası, İstanbul’a yakınlığı ve ulaşım kolaylığı gibi yönleriyle tekrar tercihimiz oldu. Bu sefer de Termal ilçesine gidelim dedik. Evet! Yanlış duymadınız: Yalova Termal bir ilçeymiş 🙂 Biz bilmiyorduk açıkçası ve daha bilmediğimiz bir çok şey varmış Termal ve kaplıcalarla ilgili. Öğrenince, sizinle de paylaşalım istedik. Umarız okurken keyif alırsınız 🙂

Yalova’nın kocaman ormanlık alanlara sahip olduğunu biliyor muydunuz? Aşağıdaki haritadan ne kadar yeşil olduğunu görebilirsiniz.

Termal tarafındaki ormanlık alan bugüne kadar korunmuş. Ancak gördüğümüz kadarıyla, yeni yeni inşaatlar yapılmaya başlanmış malesef…

Yalova’ya gitmek için 3 alternatif yol var:

  • Yenikapı veya Pendik’ten İDO feribotuna binebilirsiniz. Yolculuk, Pendik’ten 45 dakika, Yenikapı’dan ise 75 dakika sürüyor.
  • Eskihisar-Topçular feribotunu kullanabilrisiniz.
  • Osmangazi Köprüsü’nden geçerek ulaşabilirsiniz.

Biz Pendik-Yalova feribotunu tercih ettik. Feribottan indikten sonra Yalova-Termal yolunu takip edip 12 km. sonra Termal ilçesine vardık. Ülkemizde ilk çiçekçilik ve seracılığın yapıldığı yer olan Termal’de, bölgedeki en kapsamlı ağaç müzesine sahip olan Atatürk Arboretumunu da gezebilirsiniz. Giderken iki tarafında sıra sıra ağaçlar olan o keyifli yoldan geçerken bunu anlamalıydık 🙂 İlçe içerisinde bir çok kaplıca oteli var. Biz, T.C. Sağlık Bakanlığı’na bağlı olan Yalova Termal Kaplıcaları’na gittik. Kaplıcalar, M.Ö. 2000 yılında bir yer sarsıntısı sonucunda oluşmuş. İki dağ arasında, bir arada ender görülen harika bir bitki örtüsü ile kaplı vadide yer alıyor. Ayrıca, 1. dereceden doğal, arkeolojik ve tarihi sit alanı.

Otelin karşısında bulunan peyzaj alanındaki çiçekler, her gün tarihi gösterecek şekilde düzenleniyor.

Bu yeşil tesis içinde Bizans ve Osmanlı mimarisi izleri taşıyan 2 tane otel, dünyaca ünlü şifalı sulara sahip 2 tane banyo, 2 tane hamam ve 1 açık havuz, yürüyüş yapabileceğiniz ve koşabileceğiniz parkurlar bulunmakta.

Ayrıca, tesis içinde 1929 yılında Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak yaptırılan Atatürk Köşkü var.

Yalova Termal Kaplıcaları’nın kaderi, 1929 senesinde Ulu Önderimiz M. Kemal Atatürk’ün buraya gelmesiyle değişmiş. Termal’e hayran kalan Atatürk, buranın dünyaca ünlü bir sağlık merkezi ve su şehri olması için büyük çaba sarf etmiş. Yani bugün Yalova Termal Kaplıcalarının dünyaca üne sahip olması Atatürk’ün sayesinde olmuş. Bunun yanında, bu kaplıca, 1911 yılında, Roma’da yapılan kaplıcalar arası yarışmada; “Suları En Şifalı Kaplıca” unvanını kazanmış ve aldığı madalya da otel girişinde sergilenmekte.

 

Atatürk Köşkü saat 17:00’ye kadar açık, biz geç kaldığımız için malesef giremedik. Atatürk’ün fikir sohbetlerinin yapıldığı toplantı ve yemek salonu başta olmak üzere 11 oda ve 3 şeref salonuna sahipmiş. Ve Atatürk’ün hastalığının ilk teşhisi burada konulmuş. 🙁

Kaplıca sularının faydalı olduğu hastalıklardan bahsetmek gerekirse; bunlar; romatizma hastalıkları, sindirim sistemi karaciğer, safra kesesi hastalıkları, böbrek hastalıkları ve kadın hastalıklarıymış. Ayrıca tesis içinde Mide-Göz-Ayak Suyu olarak adlandırılan 3 farklı alan var ve bunların da faydaları şöyleymiş:

Mide suyu           : Midedeki rahatsızlıklara ve kan dolaşımı
Göz suyu             : Gözdeki rahatsızlıklar
Ayak suyu           : Romatizmal hastalıklara, egzama gibi rahatsızlıklar

Biz sadece şifalı suya sahip olan açık havuza girdik. O gün hava çok sıcak değildi, yoksa o sıcak suya giremezdik sanırım 🙂 Havuzda en fazla 1.5 saat kalabiliyorsunuz. Havlu ve şezlong veriyorlar. Giriş kişi başı haftasonu 35 TL, haftaiçi 30 TL.

Tesis içindeki gezimizi bitirdikten sonra, hemen kaplıca çıkışındaki “Sudüşen Şelalesi” tabelasından kendimizi orman yoluna vurduk. Zaman zaman mıcırlı olsa da, daha önce gittiğimiz Erikli Yaylası yolu gibi oldukça keyifli virajlara sahip ve yükseldikçe Gökçe Barajı manzarası bir harika!

Bizce Yalova ormanlık alan içerisindeki her yer çok güzel ! Yolun sonunda Sudüşen Şelalesi tabelasını gördük, motorları parkedip şelaleye doğru azıcık yürüdük. Sanırız Ramazan olması nedeniyle etrafta pek kimse yok, şelaledeyse hiç kimse!

Şelalenin fotoğraflarını çektikten sonra Termal’e dönüş yolu üzerinde, tepede bulunan Marmara Restoran’da yemek molası verdik. Yemekleri ve Gökçe Barajı manzarası güzeldi, tavsiye ederiz.

Ve Yalova’nın artılarından biri olarak, yemek yediğimiz yerden 30 dakika sonra iskeledeydik. Feribota binip 1 saat sonra da İstanbul’da 🙂 Özetle, henüz Yalova’ya gitmediyseniz, yazının başında da belirttiğimiz gibi, doğası, İstanbul’a yakınlığı ve ulaşım kolaylıkları nedeniyle şiddetle tavsiye ediyoruz!

Gezimize ait diğer fotoğraflarımız facebook albümünde !